Egemenlik Kayıtsız Şartsız Hakk’a Tapan Milletindir!

İstiklâl Marşı Milletin İmanının İfadesidir!

İstiklâl Marşı, Anayasa’nın kalbinde yer alan ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen derin imanın ifadesidir. Bu iman Türkiye Devletinin kurucu milletinin imanıdır.

İstiklâl Marşı milletimizi emperyalizmin her türlü oyununa karşı bir arada tutacak, koruyacak, ilerletecek ve yükseltecek en temel ortak payda, tarihi, hukuki, dini ve kültürel dayanak belgesi, ortak hak ve değerler zeminidir.

“Hâkimiyet, bilâ kaydü şart Milletindir.” diye başlayan 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nu kabul eden Büyük Millet Meclisi 12 Mart 1921 tarihinde de “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl!” ifadelerinin iki kez geçtiği İstiklâl Marşı’nı kabul etmiştir.

İstiklâl Marşı Türkiye Devleti’nin kurucu meclisi TBMM’nin Atatürk’ün başkanlığında yapılan 1 Mart 1921 tarihli oturumunda okunup ayakta alkışlanmış, 12 Mart 1921 tarihli oturumda da alkışlarla kabul edilmiştir.

Mustafa Kemal Paşa İstiklâl Marşı okunurken sıraların önünde ayakta dinlemiş ve sürekli alkışlamıştır.

Atatürk, İstiklâl Marşımızla ilgili olarak “Bu marş, bizim inkılabımızı anlatır, inkılabımızın ruhunu anlatır. Bunu ne unutmak, ne de unutturmak lazımdır.” demiştir.

Nihayet, İstiklâl Marşı 1982 Anayasası ile Anayasa’nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen hükmü olarak düzenlenmiştir.

1982 tarihli Anayasa “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir” hükmünü 6. Maddeyle devam ettirirken “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl!” ifadelerinin iki kez geçtiği İstiklâl Marşı’nı Anayasa’nın değiştirilmesi teklif edilemeyen hükümleri arasına almıştır.

Türkiye Devleti’nin millî marşının “İstiklâl Marşı” olduğunu düzenleyen Anayasa’nın 3. maddesinin gerekçesine göre İstiklâl Marşımız “Türk Devleti’nin ve Milleti’nin etrafında toplandığı kutsal simgelerden biri”dir.

Bu durumda, Anayasa’nın Başlangıç kısmında işaret edilen Atatürk inkılaplarının ruhunu anlatan İstiklâl Marşı’na dayalı “Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliği”, “millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisi” çerçevesinde “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir” hükmünü “Egemenlik, kayıtsız şartsız Hakk’a tapan milletindir” diye anlamak, anlatmak gerekir. Buna aykırı olarak Hakk’a tapan milletimizi imanından uzaklaştırmaya çalışan her türlü girişime de engel olmak gerekir. Zira bu, karşısında mücadele verdiğimiz düşman devletlerin ve onların ülke içindeki işbirlikçi hainlerinin emellerinden başka bir şey değildir.   

Bu bilincin toplumda geliştirilmesi, diri tutulması, hukuki gelişimimizin ve siyasi kurumsallaşmamızın bu yönde güçlendirilmesi ülkemizin istiklâl ve istikbali, milli güvenliği ve milli savunması için vazgeçilmez bir gerekliliktir.

Sosyal dokumuzun bu doğrultuda güçlendirilmesi ülkemizi muasır medeniyetlerin üstüne çıkaracak, tüm insanlığa önemli katkılar sağlayacaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir