YENİ ANAYASA İÇİN ÖNERİLERİMİZ (3)

Laiklik topluma değil devlete ait bir niteliktir!

Anayasa Mahkemesi’nin toplumu laikleştirmeye yönelik yorumlarına fırsat verilmemelidir.

Hiçbir anayasanın ideolojiden veya dinden bağımsız olması düşünülemez. İdeolojisizlik de bir ideolojidir, dinsizlik de seküler temelli farklı bir dindir. Tanrı olmadığına veya kural koymadığına dair bir inanç da esasında bir dini düşüncedir.

Laikliğin tek tanımı yoktur. Gelinen aşamada Türkiye Devleti’nin laiklik anlayışı dinleri dışlayan değil, dinlerin hizmetinde olan bir anlayıştır. Türk milleti de tüm farklılıklarına rağmen “Hakk’a tapan millet”tir.

Anayasa Mahkemesi 1989 tarihli bir kararında “laik toplum” kavramını kullanmıştır. 28 Şubat 1997 Post-Modern Darbe süreci de esasen “toplumun laikleştirilmesi” şeklinde sürdürülmüş, fakat başarılı olamamıştır. Ardından, 2001 yılında 4709 Sayılı Kanun’la Anayasa’da değişiklik yapılması sürecinde Anayasa Komisyonunca Anayasa’nın 13. Maddesine “laik toplum” kavramı ilave edilmiştir. Ancak Anayasa değişikliğine ilişkin kanun teklifinin Genel Kurulda birinci kez görüşülmesi sırasında “demokratik ve laik toplum düzeninin” ibaresinin “demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin” olarak değiştirilmesini yönünde önerge verilmiş ve önerge kabul edilmiş, “laik toplum” önerisi reddedilmiştir. Dolayısıyla TBMM Anayasa Mahkemesi’nin “laik toplum” esaslı içtihatlarını da ortadan kaldırmıştır.

Buna rağmen yaşanan sorunların ve yasakların devam etmesi, bu bağlamda başörtülü kadınların kamu hizmetlerinden ve üniversite eğitiminden yararlandırılmaması üzerine 2008 yılında 5735 sayılı Kanun ile Anayasa’nın 10 uncu ve 42 nci maddelerinde değişiklikler yapılmış, ancak Anayasa Mahkemesi tarafından katı laiklik anlayışında ısrar edilmiş, devletin niteliklerine aykırı görülerek iptallerine karar verilmiştir.

Daha sonra, Anayasa Mahkemesi, 6287 sayılı Kanun’un bazı maddelerinin iptaline ilişkin davanın E. 2012/65, K. 2012/128 sayı ve 20.09.2012 tarihli kararında içtihat değişikliğine gitmiş, katı laiklik anlayışını terk ederek esnek ya da özgürlükçü laiklik anlayışını benimsemiştir. Özgürlükçü laiklik anlayışına göre, laiklik, bireyin ya da toplumun değil, devletin bir niteliğidir. Laik bir siyasal sistemde, dini konulardaki bireysel tercihler ve bunların şekillendirdiği yaşam tarzı devletin müdahalesi dışında ancak, koruması altındadır. Buna göre, devletin negatif ve pozitif yükümlülükleri bulunmaktadır. Laik devletin bireylerin din ve vicdan hürriyetine zorunlu nedenler olmadıkça müdahale etmemesi gerektiği gibi din ve vicdan hürriyetinin önündeki engelleri kaldırması, kişilerin inandıkları gibi yaşayabileceği uygun bir ortamı ve bunun için gerekli imkânları sağlaması ödevi de bulunmaktadır. Kişilere din ve vicdan özgürlüğü alanında seçenekler sunan, toplumu oluşturan bireylerin bu alandaki yaygın ve müşterek ihtiyaçlarının karşılanmasını kolaylaştıran tedbir ve uygulamalar laiklik ilkesine aykırı olarak görülemez. Ayrıca, hemen her ülkenin din eğitim ve öğretimi, hâkim dine belli bir ağırlık vermekte, diğer dinler karşısında çoğunluk dininin mensuplarına bazı öncelikler tanımaktadır. AİHM de objektif ve gerekli olduğu takdirde bu farklı muamelenin Sözleşme‘ye aykırılık teşkil etmeyeceğini belirtmiştir.

Anayasa Mahkemesi bu özgürlükçü laiklik yorumunu başörtüsü yasağıyla ilgili 2014/256 sayılı başvuruya ilişkin kararında da devam ettirmiştir. Ancak Anayasa Mahkemesinin özgürlükçü yorumunu her zaman değiştirme imkânı vardır.

Belirtilen nedenlerle hem başörtüsü alanındaki tartışmaları hem de diğer bütün alanlardaki laiklik tartışmalarını Anayasa Mahkemesi’nin değişken içtihatlarının takdirinden büyük oranda çıkaracak anayasa düzenlemelerine ihtiyaç güncel hale gelmiştir.

Bu bağlamda 1982 Anayasası’nın 24 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının sonuna tarafı olduğumuz BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi Madde 18/1’deki “Din ve vicdan hürriyetinin herkesin aleni veya özel olarak bireysel ya da başkaları ile birlikte toplu olarak, kendi din ya da inancını ibadet, icra, kılık kıyafet dahil bunun icaplarını yerine getirme ya da öğretme bakımından ortaya koyma özgürlüğünü içerdiği”ne dair düzenlemeler eklenmelidir.

***

Devamı için —-> https://www.hakkatapanmillet.com/yeni-anayasa-icin-onerilerimiz-4/

2 Replies to “YENİ ANAYASA İÇİN ÖNERİLERİMİZ (3)”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir