
Yapay Zeka Müzik
1920 yılında İstanbul emperyalist güçler tarafından işgal edildi. Ülke toprakları ve devlet yönetimi, başta devlet başkanı olmak üzere işgal kuvvetlerinin kontrolüne alındı. Meclis-i Mebusan ve devlet mekanizmaları işlemez hâle geldi. Böyle kritik bir dönemde Anadolu’da bulunan Hakk’a tapan milletimiz yetkiyi eline aldı.
Temsil Heyeti adına Mustafa Kemal Paşa, 21 Nisan 1920 tarihinde tüm vilayetlere bir genelge göndererek, 23 Nisan Cuma günü Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin açılacağını duyurdu ve Ankara ile birlikte tüm illerde yapılması gereken merasimleri emir buyurdu.
Genelgede:
- Açılıştan önce bütün milletvekilleriyle Hacı Bayram-ı Veli Cami-i Şerifi’nde Cuma namazı kılınacağı, Kur’an’ın nurlarından ve namazdan feyz alınacağı, namazdan sonra sakal-ı şerif ve Kutsal Sancak taşınarak Meclis’e gidileceği, dualar eşliğinde kurbanlar kesileceği,
- Meclis Binasına gidilirken Kolordu Komutanlığı’na bağlı birlikler tarafından özel güvenlik önlemleri alınacağı,
- Günün kudsiyetini sonsuza kadar ulaştırmak maksadıyla o günden itibaren vilâyet merkezinde Vali’nin düzenlemesi ile hatim indirtilip Buhârî-i Şerîf okutulacağı, hatmin geri kalan kısmının Cuma namazından sonra Meclis’in önünde tamamlanacağı,
- Vatanın her köşesinde aynı şekilde Buhârîler okunup hatimler indirileceği, Cuma günü ezandan önce minarelerde salâlar okunacağı, hutbede Devlet Başkanının ve vatandaşların biran önce kurtulup saadete ermesi duası da okunacağı, Cuma namazının kılınmasından sonra hatim tamamlanarak, devletin ve vatanın kurtulması maksadıyla yapılan millî çalışmaların önemi ve kutsallığı, milletin her ferdinin vekillerinden meydana gelen Büyük Millet Meclisi’nin yapacağı vatanî vazifeyi ifa mecburiyeti hakkında öğütler verileceği, din ve devletimizin, vatan ve milletimizin kurtuluşu, selâmeti ve istiklâli için dua edileceği,
- Bu dinî ve vatanî merasimin tamamlanıp camilerden çıkılmasından sonra vatanın her tarafından hükümet makamına gelinerek Meclis’in açılmasından dolayı resmî tebrikler sunulacağı, yine her tarafta Cuma namazından önce uygun şekilde Mevlid-i Şerîf okunacağı,
- Bu tebliğin hemen yayınlanıp gönderilmesi için bütün vasıtalara başvurulacağı ve hızlı bir şekilde en ücra köylere, en küçük askerî kıt’alara ve memleketin bütün kuruluşlarına ve müesseselerine yollanmasının sağlanacağı, ayrıca büyük levhalar hâlinde her tarafa asılacağı ve mümkün olan yerlerde bastırılıp bedava olarak dağıtılacağı,
- Cenâb-ı Hak’ka tam bir muvaffakiyet için niyaz edip yalvarıldığı, bildirildi ve emir buyuruldu.
Bu genelge doğrultusunda 23 Nisan 1920’de bir araya gelen Hakk’a tapan milletimiz, “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir!” diyerek egemenlik yetkisini bizzat uhdesine aldığını tüm dünyaya ilan etti. Aslında bu daha o gün Cumhuriyet yönetim sistemine geçiş demekti.
Hemen ardından, Hakk’a tapan milletimiz işgal güçlerini Anadolu’dan ve İstanbul’dan çıkardı. Artık, devlet başkanımız hür. Meclisimiz bağımsız. O günden bugüne devletimiz ve milletimiz, büyük zorluklara ve farklı saldırılara, dahili ve harici bedhahlara rağmen dimdik ayakta. Kuruluş değerlerine ve dinî hassasiyetlerine giderek sahip çıkıyor. Yıldızımız parlamaya, yükselmeye devam ediyor. Hilal ve yıldızlı al sancağımız sönmeden ihtişamlı bir şekilde şafaklarda yüzüyor, gurur ve sürûrla dalgalanıyor.
Bu bağlamda belirtmek gerekir ki; 23 Nisan günü, 1921’den itibaren “23 Nisan Millî Bayramı” adıyla kutlanmaya başlandı. 1927’den itibaren çocuk bayramı olarak kutlandı. Bayramın adı 1935’te “Hâkimiyet-i Milliye Bayramı”, 1981 yılında ise “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” oldu.
Ne var ki, 23 Nisan, sadece çocuklara armağan edilmiş bir bayram değildir. Tüm parti ve politikaların üstünde, Hakk’a tapan milletimizin kuruluş değerlerine, şehit atalarının emanetlerine sahip çıkması gerektiğini hatırlatan özel bir gündür.
Bu bağlamda, o günün kutlama programlarının yeniden düzenlenmesini,
Devletimizin en üst düzey temsilcileri olan Cumhurbaşkanımızı, TBMM Başkanımızı, milletvekillerimizi, komutanlarımızı ve Diyanet İşleri Başkanımızı, Hakk’a tapan milletimizle birlikte, kuruluşta olduğu gibi 23 Nisan günlerinde öğle namazında Ankara’daki Hacı Bayram Veli Camii’nde görmeyi, bu etkinliklerin tarihî genelgeye uygun olarak ve Ankara ile sınırlı kalmayıp ülkemizin tüm illerinde gerçekleştirilmesini, kuruluştaki o muhteşem anları aynı coşku ve ruhla benzer şekilde her yıl yaşamayı arzuluyor, istiyoruz.
Bu ruhla yapılacak anma etkinlikleri gerçek anlamına kavuşacak, yeni nesillerin şehit ve gazi atalarımızın bize emanet ettiği kuruluş değerlerine sahip çıkma azmini kuvvetlendirecektir. Aksi takdirde yapılacak kutlamalar yetersiz kalmaya devam edecektir.